Özür diliyorum.
Ben yanılmışım.
Daha doğrusu, iftira atmışım.
Kime mi?
Alayına.
Hepsini sıralayacağım şimdi.
Önce Cemaat’ten başlayayım.
İtiraf ediyorum: Cemaat hiç soru çalmadı.
Cemaatten hiç kimse soru almadı, hiçbir abi soru vermedi.
Alan veren üç-beş kişi olmuştur ama “Türkiye’de herkes tuvaletini yapıyordu” işte, onlar da altını tutamamıştır.
Kimseye sorular ekrandan gösterilip ezberletilmemiştir.
E hal böyle olunca, Cemaat’ten hiç kimse de soru alınıp verilmesine cevaz vermemiş oluyor.
Böyle bir şey olmadığına göre, doğal olarak hiç haberleri de olmamıştır.
Olmayan bir şeyden haberleri nasıl olacak ki zaten?
İlk benden duydular garipler.
Ben de iftira atmıştım zaten.
En iyi yaptığım şeydir.
Dedikodudan sonra tabii…
Bir de rıza imalatında iyiyimdir.
********
Sadece Cemaat’e de iftira atmadım üstelik.
Alayına birden…
Bu ülkede Ergenekoncular da soru çalmamıştır.
Kemalistler de çalmamıştır.
MHP’liler de çalmamıştır.
PKK’lılar da çalmamıştır.
AKP’liler zaten hiç çalmaz.
Onların kitabında çalmak diye bir şey yoktur.
Ekall-i kılletle dahi çaldıkları görülmemiştir.
17 Aralık mesela darbedir.
O paraları polisler koymuştur.
Yani tek başına değil tabii de, Hakan Şükür de yardım etmiştir.
Esasen o paralar da imam hatip yaptırmak içindir.
O zaman niye Hakan Şükür koymuştur, onu ben de bilmiyorum.
Bilmediğim konularda ahkâm keserim.
Banyo lifinin içindeki paralar da Üsküp’te üniversite inşaatına gidecektir.
Arta kalan da Çorum Osmancık İmam Hatip Lisesi’nin tadilatı için ayrılmıştır.
Hayır hasenata harcanmadan önce mübarek Süleyman Aslan’ın sırtını keselemeden gitmek nasip olmasın istemişlerdir.
Ama hain polisler onu da çok görmüştür.
********
O tapelerin hepsi de şantajdır, montajdır, dublajdır.
Bakara, makaradır.
O sabah Tayyip Erdoğan, oğlu Bilal’i aramamıştır.
Bilal’e anlatır gibi anlatmamıştır.
O yüzden Bilal de kalanıyla Şehrizar’dan villa almamıştır.
Tayyip Erdoğan tertemizdir.
Reza Zarrab hayırseverdir.
O saatin parasını da Zafer Çağlayan’dan almıştır gerçekten.
Bir kağıda yazıp imzaladığı o belge de boru değildir.
Bir boru varsa o da yer altına gömülen lav silahlarıdır.
Onlar borudur.
İrtica ile Eylem Planı ise kağıt parçasıdır.
Bu ülkede irtica ile mücadele hiç olmamıştır.
Çünkü irtica hiç olmamıştır.
İrtica ile mücadele olmayınca askeri okul girişlerinde kimsenin anasının, bacısının başörtüsü sorulmamıştır.
Çünkü hepimizin annesi, babaannesi başörtülüdür.
Kimsenin karısının etek boyu hesaplanmamıştır.
Kimsenin vitrinindeki içki şişeleri sayılmamıştır.
Namaz, oruç, fitre, zekât zaten ailecek çok sevdiğimiz ibadetlerdendir.
Hiçbir asker, memur, namaz kılıyor diye ihraç olmamıştır.
Hepimiz Müslümanızdır.
Cami ne kadar bizimse Cemevi de o kadar bizimdir.
Biz el ele, gönül gönüle, beraberizdir.
Biz aşığız, biz seveniz, biz hep böyleyizdir.
Türk’üz, doğruyuz, çalışkanız biz.
Ne mutlu diyenizdir.
********
Siyaset de temizdir.
Her şey gibi.
AKP mesela AK Parti’dir.
Bu diğerlerinin ak olmadığı anlamına gelmez.
Devlet için kurşun atan da, kurşun yiyen de şereflidir.
Kimse bana ülkücüler cinayet işliyor dedirtemez.
Partilerin hiçbiri kadrolaşmamıştır.
MHP kadrolaşmamıştır.
Sol kadrolaşmamıştır.
CHP’li Mehmet Moğultay, 90’larda “Tabii ki devr-i iktidarımızda kadrolaşacağız. Biz kadrolaşmayacağız da ülkücüleri mi getireceğiz?” dememiştir.
Merkez sağ da kadrolaşmamıştır.
AKP bile kadrolaşmamıştır.
Kimse soru çalmamıştır, bir tek Cemaat çalmıştır.
Pardon ya, o da iftiraydı, değil mi?
Özür dilerim.
Yine fasıklığım tuttu.
Demiştim, rıza imalatında fena değilimdir.
Ama tam imal ederken suçüstü yakalandım.
Ben yiyici değilim, sadece imalatçıyım.
********
Zira kim inkâr edebilir, bu ülkede fırsat eşitliği vardır.
Bizde her türlü eşitlik vardır zaten.
Eşitliğin hastasıyızdır.
Biz Yaradan’ı severiz Yaradan’dan ötürü.
İnançlara saygılı bir milletiz biz.
Hepimiz Aleviyiz.
Hepimiz Ermeniyiz.
Kürtlerle kız alıp vermişizdir, etle tırnak gibiyizdir.
Abdullah Öcalan beyefendidir.
Tayyip Erdoğan demokrattır.
Tayyip Erdoğan dürüsttür.
Tayyip Erdoğan merttir.
Tayyip Erdoğan temizdir. O alayımıza hizmetkâr olmaya gelmiştir.
Tayyip Erdoğan vicdanlıdır.
Tayyip Erdoğan hukuka saygılıdır.
Tayyip Erdoğan diplomalıdır.
Tayyip Erdoğan adamdır.
Adam kazanmıştır.
Seçimlerin hepsi adildir.
********
Bu ülkede adil olmayan hic bir şey yoktur.
Bir Adil Öksüz vardır, o da öksüzdür.
Sahibi yoktur.
Yargı zaten hep tarafsız ve bağımsızdır.
Yargı kararı dedin mi akan sular durur bu ülkede.
Yargının kararlarına herkes saygılıdır bu memlekette.
Yargı da yargıdır ha.
Allah için.
Asla kimsenin itliğini yapmaz.
Ki biliyorsunuz, adalet de mülkün temelidir.
Anayasaya hep saygı duyulmuştur, saygı duyana da saygı duyulmuştur.
Şeyini şey ettiklerimiz daima şey edilmiştir.
Bir daha söylüyorum:
Bakara, makaradır.
********
Bu ülke bir laik, sosyal, demokratik, hukuk devletidir.
Oldum olası demokrasiden taviz verilmemiştir.
Herkes demokrattır bu ülkede.
Biz millet olarak zaten demokrasi âşığıyızdır.
Kimse de darbeleri alkışlamamıştır.
Çünkü hiç darbe olmamıştır.
15 Temmuz’a kadar.
Bakın devrim olmuştur,
Postmodern bir şeyler olmuştur,
Elektronik muhtıramtrak bir şeyler olmuştur,
Ama hiç darbe olmamıştır.
Tarihimiz darbe diye bir şey yazmaz.
Cuntacılık hanımcılık gibi ayıp bir şeydir.
Balyoz darbe planı değildir örneğin.
Ayışığı, Yakamoz, Sarıkız, Eldiven, Merdiven, alayı da milli ordumuza kumpastır.
Ergenekon destandır.
********
Bir tek 15 Temmuz nettir.
Sadece baktığın açıya göre değişir.
Ordan bakıldığında Cemaat’in darbesidir,
Burdan bakıldığında Saray’ın tiyatrosudur.
Nereden baktığınıza bağlıdır.
İki taraftan da görüntü çok nettir.
Herkesin zihni berraktır, karıştıranlar namerttir.
Birlik ve beraberliğe her zamankinden çok ihtiyaç duyduğumuz günlerdeyizdir.
Tayyip Erdoğan darbeyi eniştesinden öğrenmiştir.
Adil Öksüz tarla bakmaya gelmiştir.
Kemal Batmaz bir arkadaşa bakıp çıkacaktır.
Hakan Çiçek belgesel çekecektir.
Ha bu arada, Adil Öksüz’ün Cemaat’le hiçbir ilgisi yoktur.
Kimse bilmez Adil diye birisini…
Dedim ya, öksüzdür, sahibi yoktur.
Darbeye karışan da hiç kimse yoktur.
Bir tek Gökhan Şahin Sönmezateş ile Şükrü Seymen darbecidir.
İki kişilik bir darbedir bu.
Geri kalan herkes tuzağa düşürülmüştür.
Hulusi Akar demokrasi kahramanıdır.
“Sık ulan!” demiştir.
“Sıkmazsanız şerefsizsiniz!” demiştir.
Hakan Fidan darbeyi hiç duymamıştır.
Eniştesinden haber alır almaz Hande Fırat’a bağlanan Erdoğan’dan öğrenmiştir ilk kez.
Canlı yayında.
O sırada Muaz el Hatip ve Mehmet Görmez ile MİT’te çorba içmek için buluşmuşlardır.
Şırdan tuzlama içmişlerdir.
Lokmalar boğazlarına dizilmiştir.
********
Bizde bütün gazeteciler bunları aydınlatmak için mücadele etmiştir… diyeceğim ama zaten 15 Temmuz aydınlıktır.
Olsun, yine de Ahmet Hakan gazetecidir.
Abdulkadir Selvi de tarafsız gazetecidir.
Nedim Şener araştırmacı gazetecidir.
Soner Yalçın soruşturmacı gazetecidir.
Ortalık cesur gazeteciden geçilmemektedir.
Türkiye’deki bütün gazeteciler kahraman gazetecilerdir.
Cemaatçi gazeteci desen hiç yoktur zaten.
Hiçbiri Cemaat’ten değildir.
Demokrasiye, şeffaflığa, basın özgürlüğüne aşklarından dolayıdır bu dik duruşları.
********
Medyamız böyledir de sanatımız, sporumuz farklı mıdır?
Ne şike olmuştur, ne hatır şikesi olmuştur, ne teşvik şikesi olmuştur.
Kimse aklından bile geçirmez.
Türkiye’de herkes sütten çıkmış ak kaşıktır.
İlk taşı en günahsız atsın dense, aynı anda 85 milyon taş fırlatılır uzaya.
Hiç günahkâr yoktur.
Şeytan taşlanacak dense şeytan bulunmaz.
Bizde herkes melektir yavrum.
********
Bu ülkede herkes, kendi mahallesindeki yanlışların üzerine gidilmesini ister.
Kızı Fatma, oğlu Bilal bile olsa cezasını kendi keser.
“Kol kırılır yen içinde kalır”, bir Kiribati atasözüdür, bizim semtimize bile uğramaz.
Göbek taşı bile bizden temiz değildir.
Devlet Bahçeli, “Ne kadar Omo, Tursil, Persil varsa alayını alacağım. Haliç’e dökeceğim, AK Parti’yi 40 defa yıkayacağım.” demiştir, demiştir ama kendisi Haliç’e dökülmüştür.
Çünkü AKP zaten AK Parti’dir.
MHP de aslında AK Parti’dir, CHP de AK Parti’dir, Akşener de AK Parti’dir.
Muhalefet diye bir şey de vardır bu arada.
Ama onlar da AK’tır.
Herkes aktır, herkes pirü pak’tır.
Hepsi Omo’yla, Tursil’le, 40 defa yıkanmıştır.
********
Bunu çok geç anladım.
İftira etmekten, itiraf etmeye fırsat bulamamışım.
İtiraf ediyorum: Bir tek ben varım.
Soruları da ben çaldım,
Emri de ben verdim,
Darbeyi de ben yaptım, tiyatroyu da ben kurdum.
Yazan da bendim, yöneten de bendim.
Kara Murat da bendim, Kara Fatma da bendim.
Ortaçağ’daki kara veba da bendim.
Ben hem darbeci, hem firari, hem FETÖ’cüyüm.
Hem MİT’çiyim, hem fitneciyim, hem Ergenekon’cuyum.
Ne doğruyum ne çalışkanım.
Lüksümde, sefamdayım.
Kız gibi şıkır şıkırım.
Mikserim, rıza imalatçısıyım.
CIA, MOSSAD, Tapınak Şövalyeleri, 5 Aile, TFF’deki Yapı, bağlı bulunduğum emir komuta merkezi ve zındıka komitesi beni İsveç’ten alıp ABD’ye tayin etmiştir.
Akıl, zeka küplerinden kaçamadım.
İfşalandım.
En iyisi iftiralarımda boğulayım ben.
Siz de Haliç’te, pardon Barbaros Şansal’ın dediği yerde, alayınız kendi bolluğunuzda yoğrulun.
7 Şubat 2025
