Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun 9 Haziran akşamı Saray’da yaptıkları görüşmenin perde arkası netleşmeye başlıyor.
AKP kaynaklarından alınan bilgilere göre o akşam ‘erken seçim’ kararı alındı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim yenilgisinin ardından bir yol haritası hazırladı ve oyunu da buna göre kurmaya başladı. Bu yol haritasına göre öncelikle tansiyon düşürülecek. Türkiye’nin istikrar ortamını önceleyen, uzlaşmacı ve ılımlı bir dil kullanılacak. Seçimlerden gerekli dersin alındığı ve özeleştiri yapıldığı izlenimi verilecek. İkinci aşamada; Türkiye’nin hükümetsiz kalmaması için bütün yolların denendiği, her partiyle koalisyon için azami gayret sarf edildiği algısı oluşturulacak. Fakat koalisyona yanaşılmayacak. Planın üçüncü ayağı ise; 7 Haziran’da HDP’ye kayan muhafazakar Kürt oylarını geri getirmek. Son dönemde Hizbullah’a yakın isimlere yönelik saldırılar ve patlatılan bombalar, bu hedefi kolaylaştıran unsurlar.
AKP’den üst düzey bir isim, “Sayın Erdoğan’ı tanıyanlar, onun asla bir vesayet altında yaşayamayacağını iyi bilir. 7 Haziran’da çıkan sonuç; Cumhurbaşkanı ve AK Parti için vesayet demektir. Yani, ipler muhalefetin elindeyken, Meclis çoğunluğu bizde değilken vesayet altındasınızdır. Erdoğan, bir başkasının gölgesi altında kesinlikle yaşayamaz. Bunu derhal telafi etmek isteyecektir.” değerlendirmesini yapıyor. Ulaşılan bilgiler de bunu teyit eder mahiyette. Çizilen karizmayı ve kaybedilen gücü en iyi telafi etme yolu; erken seçim. Aradaki fark 20 milletvekili. Bütün plan bunun üzerine. AKP’nin birkaç puanlık yükselişi ile bunu telafi etmek mümkün. Bir başka partiyle koalisyon yapmak veya iktidarı tamamen kaybetmektense bu yol sonuna kadar denenecek. Saray’da belirlenen yol haritası, şu aşamalardan oluşuyor:
Gerginlik dili terk edilecek, uzlaşmacı bir dil kullanılacak
Seçmene, “Bize bir tokat attınız. Tamam, biz gereken muhasebeyi yaptık. Artık önümüze bakalım. Türkiye’yi istikrarsızlığa, kaosa sürüklemeyelim” mesajı verilecek. Bunun için de gerginlik politikaları bir yana bırakılacak. Kucaklayıcı bir dil kullanılacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, CHP Milletvekili Deniz Baykal’ı daveti ve bu görüşmeyi Dışişleri Konutu’nda yapmayı kabul etmesi de bu algı çerçevesindeki adımlardı.
Koalisyon olmayacak, faturası muhalefete kesilecek
Hiçbir partiyle koalisyona girilmeyecek. Ancak bunun faturası muhalefete kesilecek. “Biz her yolu denedik. Fakat gördüğünüz gibi muhalefet partilerinin Türkiye diye, istikrar diye, yatırımlar diye bir derdi yok. Onların tek derdi bir şekilde AK Parti’yi iktidardan indirmekti.” denilecek. MHP’nin tavrı bu anlamda AKP’nin işini kolaylıştıran bir faktör. Çünkü MHP, AKP ile koalisyona kapıyı kapattığı gibi muhalefetin içinde yer alacağı diğer senaryoları da geçersiz kılan bir söylem içerisinde.
HDP’ye kayan Kürt oyları, kaos planıyla geri alınacak
Yapılan değerlendirmelere göre AKP asıl oy kaybını geçen yıl 30 Mart’ta yaşadı. Oylar yüzde 49’dan 43,5’e geriledi. Bunda 17-25 Aralık’ın etkisi çok büyüktü. 30 Mart’tan bu yana yaşanan düşüş ise yüzde 2,5 civarında. Bunda da HDP’ye kaptırılan Kürt oyları etkili oldu. Şimdi hedef, bu oyları geri almak. Bu süre zarfında muhafazakar Kürt seçmenin ikna edilmesi yönünde adımlar atılacak. Bir yandan ülkenin hükümetsiz kalmaması için koalisyon görüşmeleri yapılırken bir yandan da Doğu ve Güneydoğu’da kimler tarafından sahnelendiği belli olmayan provokatif cinayetlerin neticesini parti lehine çevirmek için çalışılacak.
Neticede seçmene, “Gördünüz. Biz her fedakârlığı yaptık. Fakat muhalefet kaosa oynadı. Gelin buna müsaade etmeyelim. Biz de gereken mesajı aldık. Dersimizi çıkardık. Türkiye’yi yönetimsiz bırakmamak için tekrar size müracaat etme kararı aldık. Türkiye’yi belirsizliğe sürüklemeyin.” diye seslenilecek.