Gün geçmiyor ki, 15 Temmuz’la ilgili yeni bir gerçek daha ortaya çıkmasın. Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi, bir algı operasyonuna malzeme taşırken farkında olmadan önemli bir eksik parçayı daha tamamladı. O akşam MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’le görüştüğü ve salaların orada programlandığı iddiası hep vardı ama daha çok spekülasyon muamelesi görüyordu. Sağolsun Selvi, bu iddialara bir aleniyet kazandırdı ve somutlaştırdı.
Artık Hakan Fidan’la ilgili makas tamamen kapanmak üzere. Hakkında oluşan istifhamları normal yollardan dağıtması mümkün değil. Bundan sonra hakkındaki sorulara vereceği her bir cevap itiraf niteliğinde olacak. O yüzden de şimdiye kadar kaçınılmaz olarak susmayı tercih etti.
Fakat biz yine de sormaya devam edeceğiz. Şimdi gelinen noktada bir ara toplam yapacak olursak: Cumhurbaşkanı darbeyi eniştesinden haber almış. Başbakan kimseden haber alamamış. Genelkurmay Başkanı, derdest edildiği esnada fark etmiş. Hava Kuvvetleri Komutanı eşinden öğrenmiş. Diyanet İşleri Başkanı da aynı şekilde eşinden öğrenmiş. Ne zaman? Fidan ile MİT Müsteşarlığı’nda yemek yediği esnada. Saat kaç? 22.30 civarı. O sırada Fidan’ın haberi yok(muş).
FİDAN’I HİÇBİR ŞEY UYANDIRAMIYOR
Peki Fidan darbe girişimini ne zaman, kimden öğrenmiş?
8 saat öncesine gidelim…
Saat 14.20’de bir pilot binbaşı müsteşarlığa gelmiş. Yaklaşık 1 saat sonra ilgili müsteşar yardımcılarına darbeyi haber vermiş. Fakat o müsteşar yardımcıları durumu kavrayamamış(!). Bilgiyi Fidan’a iletmişler, o da anlamamış(!). Sonra o Fidan, Genelkurmay’a gitmiş, “Askerler beni kaçıracakmış” demiş. Ne Genelkurmay Başkanı Akar ne 2. Başkan Yaşar Güler ne de Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak uyanmış. “Ne olur ne olmaz” diyerek uçuşları yasaklamışlar.
Fidan epey bir rahatlamış olacak ki Müsteşarlığa dönerek rutin programına devam etmiş. Suriyeli muhalif liderlerden Muaz el-Hatib ile randevusu var. Fakat nedendir bilinmez, o görüşmeye Diyanet İşleri Başkanı’nı da dahil etmişler. Hem de resmi programda görünmemesine rağmen…
O sırada Genelkurmay’da kıyamet kopuyor; komutanlar bir bir gözaltına alınıyor.
Yalnız MİT Müsteşarımız o kadar da boş değil, yemeğin başında misafirlerine, “Ciddi bir ihbar söz konusu. Sizinle görüşmemi tamamlayamayabilirim” diyor. Yahu ne oldu ki, niye tamamlayamıyorsunuz? “Birazdan gelip beni kaçırabilirler” diye düşünüyor olmalı.
Gerçekten de Müsteşar Bey’in müthiş ‘öngörüsü’ tutar ve henüz yemeğinden bir iki kaşık almıştır ki gelen bir haberle yerinden fırlar. Fakat hala darbeden haberdar değildir(!).
BOMBALAR PATLIYOR AMA FİDAN HALA UYANAMIYOR
Birazdan içeri giren MİT görevlileri, konuklara “Sizi sığınağa alacağız” derler. Sığınağa giderlerken bir patlama olur. O sırada saatler 22.00’yi geçmiştir. Tam olarak kaç bilmiyoruz ama akışa bakılırsa 22.30 civarı olsa gerek. Görmez’in eşi Hatice Hanım arayıp, “Mehmet darbe oluyor” der. Haliyle Diyanet İşleri Başkanı Fidan’a bakar. Fakat onun da hiçbir şeyden haberi yoktur (!), “Valla ben de bilmiyorum” demiş olacak ki Görmez de “Ben bu işi önce haber alacak bir yerdeyim, onlar öyle bir şey demedi” der eşine.
Bu sırada Cumhurbaşkanı cayır cayır Fidan’a ulaşmaya çalışıyor ama bir türlü başaramıyordur (!).
Onlar sığınaktayken ikinci bir patlama daha olur. Görmez büyük bir kıvraklıkla, o an darbe olduğunu anlar. Fakat Fidan hala anlamamıştır(!). Nereden biliyoruz? Bizzat Başbakan Binali Yıldırım’dan. Geçen hafta Fikret Bila yazmıştı: Yıldırım saat 22.40 civarında Fidan’la konuştuğunu ama onun kendisine “Darbe oluyor” demediğini söylüyor. O sırada ikinci patlama da olmuş ve Görmez “Tutmayın beni, yapacak çok önemli işlerim var” diyerek çıkıp gitmiştir.
‘GÖRMEZ BİLE DARBE OLUYOR DEDİĞİNE GÖRE BİR BİLDİĞİ OLMALI’
İçişleri Bakanı Efkan Ala ise saat 23.00 civarında Esenboğa Havalimanı’na indiğini, bu sırada Fidan’ın kendisini aradığını ve “Efendim darbe oluyor, bizi bombalıyorlar” dediğini aktarıyor.
Peki o arada Fidan darbeyi kimden öğrenmiş olabilir? Onu da mı eşi aradı? Daha 20 dakika önce Başbakan’a, “Darbe oluyor” demeyen Fidan, ne oldu da Efkan Ala’ya böyle söyledi? İhbarcı binbaşı gelip her şeyi söylemiş, anlamamış. Genelkurmay’daki toplantılarda da duruma uyanamamış. Yemekteyken bir haber gelmiş, yerinden fırlayıp gitmiş yine anlamamış. Birinci bomba patlamış, hala farkında değil. Derken ikinci bomba patlıyor, Görmez bile darbe olduğunu anlıyor ama Fidan hala saf saf etrafa bakıyor(!).
Ancak Görmez gittikten sonra ne oluyorsa oluyor. Herhalde “Yahu koskoca Diyanet İşleri Başkanı böyle diyorsa vardır bir bildiği” demiş olsa gerek. Ama yine de tedbiri elden bırakmıyor, ne Cumhurbaşkanı’nı ne de Başbakan’ı arıyor. Sadece İçişleri Bakanı’nı arayıp söylüyor.
‘GECENİN HÜKMÜ SABAHA KADARDIR’
Buraya kadar bol ünlemli devam eden yazı, elbette Fidan’ın bu kadar saf bir insan olduğunu ima etmiyor. Aksine, hepimizi aptal yerine koyan bu senaryoların ne kadar çürük, ne kadar tabansız ve komik olduğunu anlatmaya çalışıyorum.
Birileri karşımıza geçip adamakıllı şu işin gerçeğini anlatabilir mi artık lütfen? Şunu bilin ki, hangi çuvala sokmaya çalışırsanız çalışın mızrak hiçbirine sığmıyor.
Sonra da kalkıp, “Dünya niye bize inanmıyor?” diyorsunuz. Benim asıl merak ettiğim, size inananlar nasıl hala uyanamıyor?
Çünkü uyanmak istemiyorlar. Uyandıklarında görecekleri manzara hepsini dehşete düşürecek çünkü. Ama daha fazla kaçamazsınız. Doğanın bir kanunu var: “Gecenin hükmü sabaha kadardır”
NOT: İstifa beklemiyorum!
TR7/24