Cennet Yiğit 15 Temmuz gecesi o hain bombalamaya yakalandığında henüz 23 yaşında ve 10 aylık bir polis memuruydu. Ankara Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığı’nda görevli bir komiser yardımcısıydı. Çocukluk hayaliydi polislik. Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim Öğretmenliği okurken Polis Akademisi’ni kazanmış ve iki bölümü birlikte bitirmişti. Bu yüzden polis olmayı seçti. Sözlüydü. 1 ay sonra nişanlanacaktı. O akşam sözlüsü ile birlikteydi. Kalkışmanın haberini alır almaz Gölbaşı’na gitti. Yeni Şafak’a göre merkeze vardığında arabadan inip mühimmat almak için koşmaya başladığı sırada vücuduna isabet eden misket bombası ile şehit oldu. Fakat otopsi raporu öyle söylemiyor. Adli tıp raporları, bambaşka ve çarpıcı bir gerçeği ortaya koyuyor: Cennet, o gece silahla vurularak öldürüldü. Sadece Cennet değil, orada hayatını kaybeden başka polislerin otopsilerinde de aynı bulguya ulaşıldı. Şehitlerin cesetlerinden mermiler çıkarıldı.
Üzerinden 3 buçuk yıl geçmesine rağmen 15 Temmuz’un üzerindeki gölge kalkmıyor. Çelişkiler, karanlık noktalar ve soru işaretlerine her geçen gün yenileri ekleniyor. 44 polisin şehit olduğu Gölbaşı Polis Özel Harekat bombalaması ile ilgili 4 ayrı otopsi raporu, o gece yaşananlarla ilgili muammayı daha da derinleştirecek cinsten. Çünkü adli tıp raporlarına göre o gece şehit olan bazı polisler silahla vuruldu. Özel Harekat ve 7 kişinin şehit olduğu hemen yanındaki Havacılık Daire Başkanlığı’nda herhangi bir silahlı çatışma olmadı. Özellikle Nizamiye bölgesinde meydana gelen ölümlerle ilgili şu ana kadar tek bir neden gösterildi: F-16’lardan atılan bombalar.
Fakat Ankara Adli Tıp Kurumu’nun otopsi raporları, esrarengiz bir gerçeği ortaya koydu. Polislerin vücutlarında mermiler vardı. Onlardan biri de Cennet Yiğit’ti. Otopsisi, darbe girişiminin ertesi günü, 17 Temmuz’da, Cumhuriyet Savcısı Atman Başkesen huzurunda adli tıp uzman doktorları Ümmühan Sevgi Hatipoğlu, Asude Gökmen ve Nevriye Temel tarafından yapıldı. 18 Ağustos 2016 tarihli Adli Tıp raporunda, ölüm nedeni şöyle açıklanıyor: “Patlama sonucu karbonizasyon derecesinde yanma ile ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı iç organ yaralanması iç ve dış kanama sonucu meydana gelmiştir.”
Burada dikkat çekici olan, Cennet Yiğit’in patlamadan önce vurulmuş olması. Çünkü raporda, öldükten sonra merminin kendisine isabet ettiği yazmıyor. Tam tersine, ölüm nedenlerinden birinin, ateşli silahla vurularak yaralanması olduğu belirtiliyor. Raporda, vurulma ile ilgili şu detaylar yer alıyor: “Kişinin vücuduna 1 adet ateşli silah mermi çekirdeği isabet etmiş olup haricen 1 no’da tarif edilen yaradan giren mermi çekirdeğinin bel bölgesi soldan vücuda girdiği, mideyi yaralayarak batın boşluğunda kaldığı, soldan sağa seyirli olduğu, öldürücü nitelikte olduğu tespit edilmiştir.”
Raporun bir başka yerinde, mermi çekirdeğinin ensede bulunduğu yazıyor. Bilimsel ifadesi şöyle: “Saçlı derinin karbonize şekilde yanmış olduğu, skalp dokusunun parietal bölgelerde yerinde olmadığı tespit edildi. Haricen elle yapılan parpasyonla muayenede saçlı deride oksipital bölgede 1 adet mermi çekirdeği olduğu saptandı.”
Oksipital bölge, başın arka tarafı oluyor. Elle yapıyan muayenede mermi çekirdeğinin burada bulunması da ilginç. Raporda ikinci bir mermiden söz edilmiyor. Vücutta tek bir mermi çekirdeği bulunduğu, bunun da tahkikat savcısı ile paylaşıldığı yazıyor.
Bu rapora göre altı çizilmesi gereken bir diğer nokta; silahla vurma eylemi ile bombanın neredeyse eşzamanlı olarak gerçekleşmiş olması. Çünkü ölüm nedeni hem kurşunla yaralanma hem de bombanın tesiri ile yanma. ‘Karbonize şekilde yanmış’ ibaresi, vücudun kömürleştiği anlamına geliyor.
Şu durumda Cennet Yiğit’in tam da arabadan inip koşmaya başladığı sırada yan taraftan gelen bir kurşunla vurulduğu, hemen ardından gelen bombalarla da şehit olduğu anlaşılıyor.
ŞEHİT HAMURYEN DE VURULARAK ÖLDÜRÜLMÜŞ
Cennet Yiğit tek değil. Bir diğer şehit Özel Harekatçı Halil Hamuryen’in otopsisinde de mermiye rastlandı. 17 Temmuz 2016 tarihinde Ankara Cumhuriyet Savcısı Ayhan Metin huzurunda uzman doktorlar Asude Gökmen, Haldun Kanat, Tülay Renklidağ tarafından yapılan adli otopsi incelemesi sonucunda ölümün, “patlama ve ateşli silah yaralanmasına bağlı iç organ ve büyük damar harabiyetleri sonucu meydana geldiği” yazıyor. Yani o da hem silahla vurulma hem de patlama sonucunda hayatını kaybetmiş. Bu durumda yine Hamuryen’in de bombadan hemen önce vurulduğu anlaşılıyor. Aksi takdirde adli tıp raporunda ölüm nedeni olarak sadece patlamanın yazması, Hamuryen can verdikten sonra vücuduna merminin geldiğinin yazması gerekiyordu. 5 Ağustos 2016 tarihli adli tıp raporunda, “Cesetten otopsi sırasında 3 santimetre uzunluğunda yiv ve set izleri belirgin forma görünümde 1 adet mermi çekirdeği bulunmuştur.” deniyor.
Ailesi, 2 gün boyunca kendisini aradıktan sonra Gölbaşı morguna gitmiş ama burada adını cenaze listesinde bulamamıştı. Tek tek Ankara’daki morgları aramaya başlayan aile, 19 Temmuz salı günü Onkoloji Hastanesi’nde kimliği belirsiz 19 cenaze içinden alınan kan örneği ile naaşa ulaşabilmişti. Şehidin cenazesinin otopsiden sonra neden kimliği belirsiz diğer 19 cenazenin arasında Onkoloji Hastanesi morguna terkedildiği de muamma.
O sırada 39 yaşında olan Hamuryen, gece askeri hareketliliğin başlaması üzerine daireden çağrılmış. Eşi Özlem Hamuryen, “O gece neler olduğunu öğrenmek istemedim. Bu konuyu kaldıramazdım, arkadaşlarına ne olduğunu sormadım. Benim yanımda konuşulmuyor. Tek bildiğim uçakların bombalaması. Bunun dışında çok fazla bir şey bilmiyorum, bilmek de istemiyorum çünkü onlar benim canımı çok acıtacak şeyler. Söylenecek hiç bir şey yok, ben canımı kaybetmişim.” demişti.
ŞEHİT BİROL YAVUZ’UN CİĞERİNDEN MERMİ ÇIKTI
O sırada 41 yaşında olan ve arkasında 3 yetim kız bırakan Birol Yavuz’da da aynı şekilde kurşuna rastlandı. Ankara Adli Tıp Kurumu’nun 3 Ağustos 2016 tarihli raporunda, “Sol göğüs 2 kosta dış yanda axiller hatta boş kovan ve sol akciğer hilus kesiminden patlamamış (1 adet harp silahına ait) mermi çıkarıldı.” yazılı. 17 Temmuz 2016 tarihli otopsi, Ankara Cumhuriyet Savcısı Halis Özmen huzurunda adli tıp uzmanı doktorlar Bülent Uluakay, Bülent Değirmenci ve Harun Akkaya tarafından yapılmış. Raporun sonuç bölümünde ölüm nedeni, ‘patlama kaynaklı’ olarak yazılı. Ayrıca, “Cesetten otopsi sırasında 2 adet boş kovan ve bir adet patlamamış mermi elde edilerek savcılık delil poşeti içerisinde tahkikat savcısına iletilmek üzere morgda görevli Ankara Cumhuriyet Savcısı’na telim edilmiştir.” deniyor.
ŞEHİT MUSTAFA ASLAN DA MERMİ KURBANI
Cesedinde mermi bulunan bir diğer 15 Temmuz şehidi, ailesinin naaşın ancak üçte birini alabildiği, vücudu paramparça olan Mustafa Aslan. 47 yaşında şehit olan Aslan, ikinci bombalamadan sonra hayatını kaybetti. 17 Temmuz’da yapılan otopside, vücudun tanınmayacak halde ve parçalara ayrılmış olduğu yazılı. Ancak onu da ailesi isimsiz cenazeler arasından DNA örneği vererek bulabildi.
Ankara Cumhuriyet Savcısı Halis Özmen huzurunda uzman doktorlar Ümmühan Sevgi Hatipoğlu, Haldun Kanat ve Hacer Yaşar Teke tarafından yapılan adli otopsi raporunda, “Göğüs iç muayenede 1 adet plastik cisim ve ileri derece deforme görünümünde ateşli silahlı mermi çekirdeği elde edildi.” yazıyor. Ayrıca ölüm nedeninin silahla yaralanma ve bombalı saldırı olduğu bu raporda da yazılı. Raporun tarihi 9 Eylül 2016.
“BOMBALAMA BAŞLADIĞINDA ÇATIŞMA YOKTU”
Bunlar sadece benim ulaşabildiğim 4 otopsi raporu. Bütün bu ölümlerde ilginç olan bir diğer nokta, bombalama öncesinde ve sırasında orada bir silahlı çatışmanın olmamış olması.
O gecenin kahramanlarından olarak gösterilen Emniyet Havacılık Daire Başkanı Uygar Elmastaşı, “Henüz çatışma yokken darbeciler burayı bombaladı.” demişti.
Öyleyse tam da bombalama öncesi ve sırasında bu kurşunları kim, neden sıktı?
Bu mermiler savcılara teslim edildiyse savcılar bugüne kadar hangi bulgulara ulaştı? Aradan 3 buçuk yıl geçti. Mermiler hangi silahlardan çıktı? Bu silahlar hangi envantere ve kimin üzerine kayıtlıydı?
Bakalım bu sorular cevap bulacak mı?
Bomba patlayınca o sıcak ile üstlerindeki mermiler patlamış olabilir mi?
Öbür türlü bunlara sıkan kişinin de bomba ile ölmüş olması gerekiyor ya da adli tıp eline yüzüne bulaştırdı her şeyi.
Mermi vücudun içinde yol almış. Patlamadan değil. 2 ihtimal ya patlamadan önce vurulmuşlar yada patlamadan sonra birileri gelip infaz vari ateş etmiş ki vücudu kömürleşmiş kimselere niye kurşun sıksınlar. Tek ihtimal bombalama öncesi öldükleri. ya çatışma olmuş (ki bu yönde bilgi olmadığı) ya da o binada infaz edilip orada bırakılmış yada başka bir yerde infaz edilip oraya bırakılmış gibi görünüyor. Mekanları cennet olsun.